Türkiye’de “Yeşil Bina” ve “Sürdürülebilir Yapılar”


İçerik Kategorisi
GAYRİMENKUL DEĞERLEME
2023, 19 Haziran

Türkiye, yeşil binalara yapılan yatırımlarda kısa sürede önemli bir ivme kaydetti. Hükümetin teşvikleri ve düzenlemeleri, işletmecilerin ve tüketicilerin yeşil binalara olan ilgisini artırıyor. İlginin arttığı bir diğer konu da akıllı şehirler. Yaşanan iklim değişiklikleri ve küresel ısınma, gezegende meydana gelen afetlerde de artışa neden oluyor. Peki akıllı şehirler, afetler açısından ne kadar önem taşıyor?

Türkiye'de ilk olarak 2000'li yılların başlarında gündeme gelen yeşil binaların, günümüze kadar geçen süre içerisinde atılan önemli adımlar ile birlikte azımsanmayacak ölçüde aşama kaydettiğini görüyoruz. Türkiye, dünyada önemli bir önceliğe sahip “Yeşil Bina” ve “Sürdürülebilir Yapılar” konusunda, geçirdiğimiz bu 20 yıllık süreçte, yeşil binaların teşvik edilmesi ve sürdürülebilirlik hedeflerinin desteklenmesi amacıyla çeşitli yasal düzenlemeler yaptı. Hükümetin teşvikleri, vergi indirimleri ve finansal destekler, yeşil bina uygulamalarının yaygınlaşmasına yardımcı oldu.

Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye'de de artan enerji ve su maliyetleri, su rezervlerinin küresel ısınmadan kaynaklı azalışı gibi sorunlardan ötürü sanayi yatırımcıları başta olmak üzere, Türkiye'deki işletmeler ve yatırımcılar, enerji ve su tasarrufu sağlayarak işletme maliyetlerini azaltmak ve uzun vadede yatırım getirisi almak için yeşil binalara olan ilgiyi artırdı. 

Ayrıca konuyu eğitim ve farkındalık faktörü açısından değerlendirecek olursak kamu ve özel firmaların, kamuoyunu bilinçlendirmek ve yeşil binalara yönelik eğitimi teşvik etmek için çeşitli eğitim programları düzenleyerek, sertifikasyonu hızlandırdığını ülkemizdeki uzman ve sertifikalı personel sayısını artırdığını söyleyebiliriz.

Tüm bu gelişmeler göz önüne alındığında, iklim ve coğrafik özelliklerinin yarattığı sürdürülebilirlik potansiyeli oldukça yüksek olan Türkiye'de yeşil bina ve sürdürülebilir yapılar konusunda önemli adımlar atılmış olsa da bazı zorluklar devam ediyor. Eski bina stoku, bilinç düzeyinin düşüklüğü, yüksek maliyetler ve teknik bilgi eksikliği bu zorluklardan bazıları.  

Bunlardan ilki, mevcut bina stokunun çevre dostu olmayan unsurlar içermesi. Türkiye'de birçok eski bina enerji verimliliği açısından düşük standartlara sahip olduğundan, bu binaların dönüştürülmesi veya yenilenmesi gerekiyor. Bu da yatırım ve teknik bilgi gerektiriyor.

Diğer bir zorluk ise tüketicilerin yeterli bilinç düzeyine sahip olmaması. Yeşil bina uygulamalarının faydaları ve sürdürülebilirlik prensipleri hakkında daha fazla bilinçlendirme ve eğitime ihtiyaç var. Hükümetin başlattığı teşvikler bu konuda önemli bir rol oynuyor ancak daha fazla çaba gerekiyor.

Yüksek maliyetler de yeşil bina uygulamalarının yaygınlaşmasını engelleyen bir faktör. Yeşil binaların inşası veya dönüştürülmesi genellikle geleneksel yapılarla karşılaştırıldığında daha yüksek maliyetler gerektiriyor. Ancak uzun vadede enerji ve su tasarrufu sağlamaları sayesinde işletme maliyetlerinde azalma ve yatırım getirisi sağlıyorlar. Finansal destekler ve teşvikler, bu maliyetleri hafifletmek için önemli bir rol oynuyor.

Son olarak, yeşil bina uygulamaları için gerekli olan teknik bilgi ve uzmanlığın yaygınlaşmasının da önemli olduğunu söyleyebiliriz. Yeterli sayıda eğitimli uzmanın bulunması ve yeşil bina projelerinin tasarımından inşasına kadar doğru şekilde yönetilmesi gerekiyor. Bu konuda eğitim programları ve sertifikasyon sayısı artırılarak yeterli sayıda eğitimli uzman personelin oluşması artık bir gereklilik.

Tüm bu zorluklara rağmen, Türkiye'de yeşil bina ve sürdürülebilir yapılar konusunda önemli adımlar atıldığını ve ilerlemeler kaydedildiğini söylemek mümkün. Hükümetin teşvikleri ve düzenlemeleri, işletmelerin ve tüketicilerin yeşil binalara olan ilgisini artırmış durumda. Ancak daha fazla çaba ve katılıma ihtiyaç var. Yeşil bina konusunda bilinç düzeyinin artırılması, maliyetlerin düşürülmesi ve teknik uzmanlığın yaygınlaşması için çalışmalar devam ediyor.

Yaşanan iklim değişiklikleri ve küresel ısınma, gezegende meydana gelen afetlerde de artışa neden oluyor. Peki akıllı şehirlerin afetler açısından önemi ne?

Akıllı şehirler, afetler açısından büyük bir öneme sahip ve afetlerin etkilerini azaltmada önemli bir rol oynuyor. Bu şehirler, halkın farkındalığına yönelik periyodik eğitimler, erken ikaz sistemleri, kriz yönetimi, dayanıklı altyapı ve iletişim, veri analitiği ve tahmin modelleri gibi birçok özellik ile afetlere karşı dirençli hale getirildi. Akıllı şehirleri meydana getiren bu ana özellikleri dünyadaki somut örnekleri ile özetlemek gerekirse; 

Dayanıklı altyapı ve iletişim ağları, afet sırasında elektrik, su ve iletişim gibi temel altyapıların ve internet erişimi gibi iletişim altyapılarının afetler sırasında çalışabilir durumda olmasını; bu da afet durumlarında iletişimin sürdürülmesini ve acil durum mesajlarının hızla yayılmasını sağlıyor.

Veri analitiği ve tahmin modelleri, afetlerin olası etkilerini önceden tahmin etme imkanı sunuyor. Büyük veri analitiği ve tahmin modelleri kullanılarak, afetlerin olası etkilerine hazırlıklı olunup müdahale planlarının afet öncesinden hazırlanması sağlanabiliyor. Ayrıca afetler sırasında toplanan verileri anlık olarak analiz edilip bu bilgilere dayanarak hızlı ve etkili kararlar alınmasını sağlıyor. Böylece acil durumlar için kaynaklar daha etkin bir şekilde yönetiliyor ve yardım hizmetleri daha iyi koordine ediliyor. Dünyadaki veri analitiği ve tahmin modellerine örnek olarak, NASA'nın Afet Uyarı ve Tahmin Sistemi ve NOAA'in Hava Tahmin Modelleri'ni verebiliriz. 

Erken uyarı sistemleri, doğal afetler gibi acil durumları önceden tespit etmek ve halkı uyarmak için kullanılıyor. Bu sistemler, sensörler ve analiz teknolojileri aracılığıyla anlık verileri toplayıp hızlı bir şekilde değerlendiriyor. Örneğin, deprem algılama sensörleriyle donatılmış bir akıllı şehirde deprem öncesi uyarılar anında yapılabilir, böylece insanlar zamanında güvenli alanlara ulaşabilir.

Erken uyarı sistemine örnek olarak, Japonya'da 2007 yılında kurulan J-Alert sistemi, deprem, volkanik patlama ve tsunami gibi doğal afetlerde, anlık bilgilendirme yapmak için kullanılıyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde 2012 yılında kurulan Wireless Emergency Alerts (WEA) adı verilen sistem, bir kablosuz acil durum uyarıları sistemi olup halka anlık uyarılar ve bilgilendirme mesajları göndermek için kullanılıyor. Bu sistem, halkı hızlıca doğal afetler, terör saldırıları, hava durumu tehlikeleri ve diğer acil durumlar hakkında bilgilendirebiliyor. Hindistan'da 2005 yılında kurulan Cyclone Warning System (CWS) sistemi, siklonlara karşı erken uyarı sistemleri geliştirmiş bir ülke. CWS, Hindistan'ın kıyı bölgelerinde yaşayan halkı siklonlardan haberdar etmek ve zamanında önlemler almasını sağlamak için kullanılıyor. 

Son olarak, akıllı şehirlerde, halkı afetlere karşı eğitmek ve farkındalık yaratmak için akıllı telefon uygulamaları veya diğer dijital platformlar aracılığıyla halka afetlere yönelik eğitimler ve bilgilendirici içerikler sunuluyor. Bu şekilde, insanlar afetlerle ilgili bilinçli ve eğitimli hale gelip afet sırasında doğru kararları alabiliyorlar.

Ayrıca dünyadaki büyük deprem kuşaklarında yer alan Meksika, Japonya, Nepal gibi ülkelerde yaşadıkları büyük deprem felaketlerinden ders çıkararak depreme dayanıklı inşaat standartları geliştirildi ve deprem eğitimleri ve farkındalık kampanyaları düzenlendi.

Dünyada afet yönetiminde akıllı şehirlerin kullanıldığı bazı örnekler şöyle:

•    Japonya'nın bir şehri olan Sendai'de deprem ve tsunami gibi doğal afetlere karşı gelişmiş bir afet yönetim sistemi kullanılıyor. Şehir, akıllı sensörler, hızlı bilgi paylaşımı ve etkili kriz iletişimi gibi akıllı teknolojileri kullanarak afet durumlarında hızlı tepki verebiliyor ve kaynakları etkin bir şekilde yönetebiliyor.

•    Yeni Zelanda'da yer alan Christchurch şehrinde 2010 ve 2011 yıllarında şiddetli depremler meydana geldi. Bu afetlerin ardından, şehirdeki afet yönetimi yaklaşımı büyük ölçüde değiştirildi, akıllı şehir teknolojileri entegre edildi. Şehir, deprem algılama sensörleri, bina izleme sistemleri ve halka acil durum bilgilendirmesi gibi çeşitli akıllı çözümler kullanarak afetlere daha etkin bir şekilde yanıt verebilir hale getirildi.

•    Florida eyaletinde yer alan Miami, iklim değişikliği nedeniyle artan kasırga ve deniz seviyesi yükselmesi gibi afet riskleri barındırıyor. Şehir, akıllı şehir teknolojilerini kullanarak bu risklere karşı önlemler alıyor ve afet yönetimi stratejilerini geliştiriyor. Örnek olarak, akıllı sensörlerle donatılan altyapı, su baskınları gibi afetlerde erken uyarı sistemleri oluşturmak için kullanılıyor.
Sonuç olarak, akıllı şehirlerin afetler açısından büyük bir öneme sahip olduğunu söylemek mümkün. İleri teknolojilerin kullanımı afetlerin can ve mal üzerindeki zararları azaltılabiliyor. 

Paylaş 1394