Ayın Start-Up’ı: Milu


İçerik Kategorileri
SOSYAL MEDYA START-UP
2023, 2 Ağustos

Merhaba ben Berkay Uzuner. İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği son sınıf öğrencisiyim. Son 1.5 senedir girişimcilikle uğraşıyorum ve bu süreçte 2 farklı sosyal girişimin kurucu ortaklığını üstlenme şansı elde ettim.  Ancak bunlardan bahsetmeden önce girişimci olma yolumdan bahsetmek istiyorum. İTÜ'yü Kontrol ve Otomasyon Mühendisi olarak kazandıktan sonra otonom araçlar, robotik ve yapay zekâ gibi alanlarda çalışarak teknik becerilerimi geliştirdim. Aynı dönemlerde kulüplerde başkanlığa kadar uzanan birçok farklı görevde yer aldım ve yöneticilik/sosyal becerilerimi geliştirdim. Her geçen gün kulüpte aldığım görevler, sorun çözmek ve insanlarla bir ara çalışmaktan mutlu olduğumu, teknik alanda mühendislik yapmaktan mutlu olmadığımı fark ettim. Daha fazla insanla etkileşimde bulunabileceğim, daha dinamik, sürekli analitik düşünerek sorun çözmemi gerektirecek bir iş yapmak istiyordum. Bu işi yaparken de kurumsal hayatın getirdiği monoton hayattan, ezberlenmiş iş tanımlarından ve hantallıktan uzak durmak istiyordum. Ancak hala hayatta ne yapmak istediğimi keşfedebilmiş değildim. 

Tam da bu noktada Milu'nun hikayesiyle benim girişimcilik hikayem aynı anda başladı. Yolculuğumuz İTÜ Girişimcilik Kulübü'nün 18-25 Aralık 2021 tarihleri arasında düzenlediği Innovation Boost isimli “Akıllı Şehirler” temalı bir girişimcilik yarışmasında başladı. 4 kişilik bir ekip halinde bir araya geldik ve ilk defa yarışma esnasında tanıştık. Çok hızlı bir şekilde takım uyumumuzu sağladık ve onlarca farklı fikri ortaya attık. En sonunda “Kentimiz” ismiyle birlikte vatandaşların sorunlarını paylaştığı ve diğer vatandaşların da bu sorunları oylayarak en önemli sorunları gündeme getirdiği fikri seçtik. En başından beri amacımız çevremizdeki sorunların çözümüne yeni bir yol getirmek, bir inovasyon yaratmaktı. Süreç boyunca hiç durmadık ve fikrimizi geliştirmeye, iyileştirmeye devam ettik. Bu doğrultuda vizyonumuzu genişlettik ve bu devrimi yeni özelliklerle birlikte belediyelere ek olarak kampüslerde, şirketlerde ve en önemlisi globalde de yaratmaya karar verdik. Bu nedenle isim, logo ve renk değişikliğine giderek “Milu” ismiyle birlikte yeni bir kimlik kazandık.

Milu ile birlikte bireyler çevrelerinde yaşadıkları sosyal ve çevresel sorunları platformumuzda kolayca paylaşabiliyor. Diğer kullanıcılar ise bu paylaşılan sorunlara oy verip en önemli sorunların gündeme gelmesini sağlıyor. Sorunların tespit edilmesiyle birlikte belediyeler kaynaklarını önceliklendirerek maliyetlerini en aza indiriyor ve sorunları çözdükten sonra çözümlerini platform üzerinden bireylere ulaştırıyor. Ayrıca çevremizdeki sorunların çözülmesine doğrudan veya dolaylı olarak katkı sağlayan şirketleri de platforma “Çözüm Ortağı” olarak dahil ederek hizmetlerinden kullanıcılara ayrıcalıklar sunmalarını sağlıyoruz. Buna ek olarak topluluk bölümümüzde Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını topluluklaştırıyoruz. Bu hedefler bağlamında çalışmalar yapan STK'lar sosyal sorumluluk projeleri düzenliyor ve kullanıcılar Milu aracılığıyla bu projelere katılabiliyor. İlerleyen vadede tüm Türkiye'de sosyal sorumluluğun merkez sosyal medyası olmayı hedefliyoruz. Şirketler de çeşitli şekillerde bu projelere sponsor olarak destek veriyor. Bu sayede toplumdaki tüm paydaşları çözüm süreçlerine dahil ederek yaşam alanlarımızın bütünsel gelişimini sağlıyoruz. Arka plandaki yapay zekâ temelli marketing algoritmamız sayesinde en optimum sorun-marka-kullanıcı bağını kuruyoruz. Böylece sorunların çözülmesini sağlayarak yarattığımız sosyal etkiyi maksimize ediyoruz.

Tabii ki bireylerin çevrelerindeki sorunları dile getirebileceği çeşitli platformlar mevcut. Bunlara şehirle ilgili örnek olarak Çözüm Merkezi veya Changeorg gösterilebilir. Ancak bunların tüm şehirlerde yaygın olmaması, toplumsal farkındalık ve kamuoyu oluşturmaması, erişilme hızının yavaş olması ve etkileşime açık olmaması Milu'ya göre en büyük farklılıkları olarak dikkat çekiyor. Üniversite gibi kurumlarda doğrudan bir rakibimiz bulunmuyor. Yine şehirlerde olduğu gibi kamuoyu oluşturmayan, erişim hızı yavaş ve etkileşime kapalı çözümler mevcut. Biz ise günümüzdeki tek taraflı hizmet sunan çözüm merkezlerinin aksine çözüm süreçlerine bireyleri, belediyeleri, şirketleri ve dernekleri dahil ederek daha bütüncül bir yöntem ortaya koyuyoruz. Buna ek olarak geleneksel yöntemlerin aksine çözüm sürecini bir sosyal medya halinde kullanıcılara ulaştırarak çağın isterlerine ayak uyduruyoruz.

Biraz da 1.5 senenin ardından geldiğimiz yerden ve gelecek planlarımızdan bahsetmek istiyorum. Milu son 3 aydır İstanbul Teknik Üniversitesi'nin resmi sorun çözüm merkezi. Buna ek olarak Kafessiz Türkiye ve Çorbada Tuzun Olsun gibi STK'lar ile; Walkers, Disappear, Malty, Memoritory, Varsapp, Hop ve beije gibi firmalar çözüm ortağımız durumunda. An itibariyle 100'lerce kullanıcı ve binlerce etkileşime sahibiz. Bundan sonraki süreçte anlaştığımız üniversite, dernek ve şirket sayısını artırmayı planlıyoruz. Ayrıca İTÜ Çekirdek, Microsoft for Startups, Social Impact Award, Zemin İstanbul ve ÜNLÜ & Co Kadın Girişimciler Akademisi gibi programlarda yer alıyoruz. Buralardaki yarışma süreçlerimiz hala devam ediyor. Çok yakın zamanda topluluğumuza güzel haberler vermeyi umuyoruz.

Yazımın sonuna gelirken genç bir girişimci olarak bu serüvende edindiğim kendimce değerli birkaç noktadan bahsetmek istiyorum. Öncelikli olarak girişiminiz sizin hobiniz, işiniz ve hayatınız oluyor. Yaşımıza göre çok büyük sorumluluklar aldığımız ve son derece zor süreçleri yönettiğimiz günler yaşıyoruz. Girişiminizle uğraştığınız her saniye kendinizi geliştiriyorsunuz ve geliştirmek de zorundasınız çünkü her zaman yapmanız gereken yüzlerce iş oluyor. İşte tam da bu yüzden kendimi her zaman canlı ve heyecanlı hissediyorum. Bir şeyleri öğrenmeye olan açlığımı doyurma şansı elde ediyorum. Buna ek olarak bahsetmek istediğim bir nokta daha var. Yaşadığımız Dünya genel olarak tüketme kültürü üzerine kurulu. Her gün her saniye bir şey kullanıyoruz, yiyoruz, içiyoruz yani tüketiyoruz. Bu sürecin diğer tarafına geçip eksikleri tespit etmek, giderilmesi için harekete geçmek ve gün sonunda da Dünya için değer yaratıyor olmak bambaşka bir his. Zihin yapınızı sorunları keşfetmek ve çözmek üzerine kurduğunuz andan itibaren bir daha bu bakış açısından çıkamıyorsunuz. 

Geçtiğimiz haziran ayında, Kale Grubu'nun düzenlediği İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Programı Ödülleri'nde ortağım Ayşenur Dedecan ile birlikte "Yılın Genç Girişimcileri" ödülünü aldık. Bu gurur dolu an, aylardır süren uykusuz geceler, karşılaştığımız zorluklar ve yaptığımız hataların ardından elde ettiğimiz en anlamlı başarıydı. Bu ödül, sadece bir madalya değil, yaptığımız işin doğruluğunu ve ilerlemeye değer bir vizyona sahip olduğumuzu gösteren bir onaydı. Genç girişimciler olarak yaşadığımız zorlukları ve elde ettiğimiz başarıları dürüstçe paylaşarak diğer akranlarımıza da ilham vermemiz gerektiğini düşünüyorum çünkü Dünya'yı değiştirmek gerçekten de biz gençlerin elinde. En çok bizim enerjimiz, vaktimiz, heyecanımız ve gençliğimiz var. Bunu yapabileceğimize de inanıyorum ve tam da bu noktada Dünya'nın en büyük liderlerinden birinin sözüne güveniyorum. "O gençlik ki hiçbir şeyi unutmayacaktır; geleceğin ışık saçan çiçekleri onlardır. Bütün umudum gençliktedir!".
 

 

 

*Dijital Network Alkaş (“DNA”), blog yazarı tarafından DNA'da paylaşılan içeriklerin doğruluğundan, geçerliliğinden, güncelliğinden ve telif hakları konusundaki iddialardan sorumlu değildir. Tüm hukuki ve cezai sorumluluk blog yazarına aittir.
 

Paylaş 522