Sesimi Duyan Var mı?

2022, 17 Haziran

Türkiye gibi deprem kuşağındaki bir ülkede yaşayan hemen herkes için “Sesimi duyan var mı?” sorusu oldukça tanıdıktır ve ne yazık ki kişilerin zihninde hiç de hoş olmayan anıların canlanmasına sebep olur. Ne var ki bugün size ne Türkiye'nin deprem kuşağında yer almasından ne de otuz sekiz yıllık hayatımda bu doğa olayı sebebiyle biriktirdiğim kötü anılarımdan bahsedeceğim. Bugün bu soruyu içinizden bir kez daha geçirmenizi, sizdeki hissiyatını hatırlamanızı ve iş dünyasında pek çok farklı kademede görev alan hemcinslerimin neredeyse hepsinin, bu soruyu her yeni günde tedirginlik ve hüzünle defalarca tekrarladığını bilmenizi rica ediyorum.


Kadınlar Ne İster?
Başta Amerika ve Avrupa olmak üzere tüm dünya, “büyük istifa” hareketi ile çalkalanırken kadın çalışanlar bulundukları organizasyonlarda aidiyet ve sadakat hissedip çalışmaya devam etmeleri için neler beklediklerinin altını çiziyor. Deloitte'un 2022 Women @ Work raporuna göre iş dünyasında kadın çalışanlar; her ne kadar işleri hakkında geçen yıla göre biraz daha iyi hissetseler de iş değiştirmeyi, çalıştıkları kurumu terk etmeyi planlayan kadınların da sayısı azımsanamayacak kadar fazla. Anketten elde edilen bulgulara göre “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” konusunda taahhütte bulunan kuruluşlarda çalışan kadınlar hariç neredeyse tüm kadınlar, kısa ve orta vadede büyük istifa hareketinde yer almayı planlıyorlar. Gelin isterseniz hep birlikte anket sonuçlarına daha detaylı şekilde göz atalım.
Deloitte'un araştırması; ankete katılan kadınlara göre kariyerlerini, iş/yaşam dengesini destekleyen ve kendilerini teşvik eden, gerçekten kapsayıcı kültürler yaratan şirketleri "toplumsal cinsiyet eşitliği lideri" olarak belirtmiştir. Deloitte ayrıca bir grubu “gecikmiş kuruluş” olarak adlandırmış ve bu işletmelerde çalışan kadınlar; işverenlerinin kariyer ilerlemelerini veya iş/yaşam dengesini yeterince desteklemeyen; daha az kapsayıcı, düşük güven kültürüne sahip olduğunu ifade etmişlerdir.
10 ülkede ankete katılan 5.000 kadının yarısından fazlası, mevcut işverenlerinden iki yıl içinde ayrılmayı planladıklarını ve %10'u hali hazırda başka bir kuruluşta yeni bir iş aradığını belirtmişlerdir. Bu noktada işverenler için kritik bir çıkarım yer almaktadır: Saygılı ve kapsayıcı bir kültürü destekleyen kuruluşlar; daha yüksek düzeyde çalışan motivasyonu, üretkenlik ve çalışanlarını elde tutma oranına sahiptir.
Ankete katılan ve “toplumsal cinsiyet eşitliği liderleri” için çalışan kadınlardan hiçbiri, şu anda farklı bir kuruluşta görev aramamakta ve yalnızca %9'u iki yıl içinde kuruluşlarından ayrılmayı planlamaktadırlar. Ayrıca, “cinsiyet eşitliği liderleri” için çalışan kadınların yaklaşık dörtte biri, beş yıldan fazla süreyle mevcut işlerinde kalmayı planladıklarını da sözlerine eklemişlerdir.
“Toplumsal cinsiyet eşitliği liderleri” ile “gecikmiş kuruluş” olarak iki farklı grupta kümelenen işletmeler arasındaki farkın büyüklüğü dikkat çekicidir, ancak şaşırtıcı değildir. Ankete yanıt verenler, mevcut işverenlerinden ayrılmak istemelerinin en önemli nedeninin tükenmişlik olduğunun altını çizmişlerdir. “Toplumsal cinsiyet eşitliği liderleri”ndeki kadınların, “cinsiyet eşitliğinin gerisinde kalan kuruluşlardaki” kadınlara kıyasla tükenmişlik yaşadıklarını bildirme olasılıklarının çok daha düşük olduğu da görülmektedir.

Refah ve Esnekliğe Öncelik Veren Bir Kurum Kültürü
“Toplumsal cinsiyet eşitliği liderleri”ndeki kadınların büyük bir çoğunluğu, kuruluşlarının yeterli zihinsel sağlık desteği sunduğunu hissettiklerini ifade etmişlerdir. Ek olarak “toplumsal cinsiyet eşitliği liderleri” için çalışan kadınlar, hibrit çalışma konusunda çok daha olumlu deneyimler bildirmişlerdir.
Ankete katılan “gecikmiş kuruluş” grubu olarak ifade edilen şirketlerde hibrit çalışan kadınların yaklaşık %60'ı toplantılardan ve etkileşimlerden dışlandıklarını hissederken bu oran, “toplumsal cinsiyet eşitliği liderleri” için çalışan kadınların yalnızca %14'ünü içermektedir. “Toplumsal cinsiyet eşitliği liderlerinin” kadın işçilerin refahında bu kadar büyük bir avantaja sahip olması bize bu gruba dahil olan organizasyonun işlerini doğru yaptıklarını ve yalnızca kadınların kendileri için değil, aynı zamanda en iyi yetenekler için yarışan kuruluşlar için de değerli bir farklılaştırma unsuru olabileceğini göstermektedir.
İşte tüm bunlardan hareketle “Sesimi Duyan Var Mı?” diye soran kadın çalışanlar; seslerinin duyulduğu, işlerinin, kabiliyetlerinin ve gayretlerinin değer gördüğü organizasyonlara katkı sağlamayı sürdürürken seslerinin duyulmadığı, sözlerinin ve endişelerinin dikkate alınmadığı kuruluşları kendi kısırdöngüleriyle baş başa bırakmayı uygun görüyorlar.
Haksızlar mı? Ben hiç de haksız olduklarını düşünmüyorum.
Peki, “Sesimi Duyan Var Mı?”
 

Bu yazı Bengisu Akbulut tarafından Digital Network Alkaş için özel olarak kaleme alınmıştır, izinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz. 

Paylaş 442