Gelenekten Geleceğe: Yapay Zekâ ve Türk İş Dünyası


İçerik Kategorileri
C-LEVEL İNSAN KAYNAKLARI PERAKENDE TEKNOLOJİ YAPAY ZEKA

Son Yazıları
Etkili Kanal Yönetimi: Fark Yaratan Stratejiler
DİĞER  PERAKENDE  PAZARLAMA  C-LEVEL  DİJİTAL PAZARLAMA  TEKNOLOJİ 
Satışın DNA’sı
YAPAY ZEKA  DİĞER  C-LEVEL  TEKNOLOJİ 
Satışın DNA’sı
Blog 2024, 19 Mart
2024, 22 Şubat

Kahve molaları, dedikodular, müşteri ziyaretlerindeki sıcak tokalaşmalar... Nerede o eski güzel günler?! Şimdi ise ofislerde yeni bir rüzgâr esiyor: Beden dili artık demode, yeni moda kod dili! Elinizdeki kahvenin buharıyla beraber artık yazılım dilleri de havada uçuşuyor. "Bugün yağmur var mı?" yerine, "Bugün güncelleme var mı?" diye soruluyor.

Müşteri ziyaretlerindeki samimi tokalaşmalar mı? Onlar artık tarih oldu! Yeni trend, müşteriyle API'lar üzerinden el sıkışmak. "Merhaba, nasılsınız?" demeden önce, "Merhaba, sisteminizle entegre olduk mu?" diye kontrol ediliyor. Ve o tokalaşmalar! Eskiden nasıl bir sıcaklık hissi verirdi, değil mi? Şimdi ise, "Bu el sıkışma, bir QR kod okutma kadar etkili mi?" diye düşünüyoruz.

Kahve molalarındaki dedikodular da artık bambaşka. "Falanca şirketin müdürü ne yapmış, biliyor musun?" yerine, "Falanca şirketin yeni chatbot'u ne kadar akıllıymış, duydun mu?" konuşuluyor. Ve tabii ki, ofis içi iletişim. Eskiden birbirimize göz kırpardık, şimdi ise emoji gönderiyoruz. Samimiyetin yeni ölçütü, chat üzerinden kaç tane gülücük attığınız!

Yani kısacası, Türk iş dünyasında artık her şey biraz daha dijital, biraz daha teknolojik. Ama merak etmeyin, ne olursa olsun, o eski sıcak sohbetlerin yerini hiçbir yazılım dili tam olarak dolduramaz. En azından şimdilik!

Dijital dönüşümün hız kesmeden devam ettiği günümüzde, yapay zekâ (AI), Türk iş dünyasında da kendine sağlam bir yer edinmeye başladı. Ancak bu ilerleyiş, her ne kadar heyecan verici olsa da, bazen "Acaba Skynet senaryosuna bir adım mı atıyoruz?" sorusunu akıllara getirebiliyor. Merak etmeyin, bu yazıda dünyayı ele geçirmeye hazırlanan yapay zekâlar değil, iş hayatımızı kolaylaştıran, verimliliğimizi artıran ve belki de en önemlisi, kahve molasında sohbet edebileceğimiz robot çalışma arkadaşlarımızdan bahsedeceğiz.

"Teknoloji, sanatla buluştuğunda hayat bulur." Yapay zekâ da bu birleşimin en güzel örneklerinden biri. Peki, Türkiye'deki iş dünyası bu yeni çalışma arkadaşını nasıl karşılıyor? İşte bu sorunun cevabını ararken, bir yandan da yapay zekânın iş dünyasındaki yükselişinin keyifli ve bir o kadar da ironik hikayesine göz atmaya ne dersiniz?

Yapay Zekâ ve Türk İş Dünyası

Türkiye'de şirketler, yapay zekâ akımının belki öncüsü olmadılar ama katılmakta da gecikmedi. Ancak bazıları için bu, tam anlamıyla "Google Translate ile İngilizce öğrenmeye çalışmak" gibi bir süreç oldu. Yani, niyet güzel ama sonuç bazen beklenenden farklı. Yapay zekâ tabanlı müşteri hizmetleri botları, bazen o kadar "insansı" oluyor ki, müşterilerin "Lütfen bana bir insan bağla" demesine neden olabiliyor. Ancak karamsar olmaya gerek yok; birçok Türk şirketi, müşteri ilişkilerinden stok yönetimine kadar birçok alanda yapay zekâ çözümlerini başarıyla entegre etmekte.

Yapay zekânın iş dünyasına kazandırdığı en büyük avantajlardan biri, kuşkusuz verimlilik. Ancak bu verimlilik, bazen "Ofiste kimse yok mu?" sorusunu akla getirebiliyor. Robotlar ve algoritmalar, iş yükünü hafifletirken, ofislerin sosyal atmosferi de değişiyor. Kahve molasında dedikodudan ziyade, "Benim kodum seninkinden daha iyi çalışıyor" tartışmaları yapılıyor olabilir.

Yapay Zekâ, İşgücü ve Gelecek

Yapay zekânın işgücü piyasasına etkisi, "Acaba robotlar işimi elimden mi alacak?" sorusunu gündeme getiriyor. Ancak unutmayın, her yeni teknoloji gibi yapay zekâ da yeni iş alanları yaratıyor. Örneğin, yapay zekâ etiği uzmanı, yapay zekâ eğitmeni gibi meslekler henüz birkaç yıl öncesine kadar yoktu. Yani, belki de gelecekte, "Yapay Zekâ Psikoloğu" olarak kariyer yapabilirsiniz, kim bilir?

Yapay zekânın getirdiği verimlilik artışı, çalışma saatlerinin kısalmasına ve böylece daha fazla boş zamanın oluşmasına yol açabilir. Ancak bu boş zamanı nasıl değerlendireceğimiz, tamamen bize kalmış. Belki de teknoloji ve sanatın birleştiği, yaratıcılığın ön planda olduğu yeni hobiler edinebiliriz.

Yapay Zekâ Etiği ve Toplumsal Boyut:

Yapay zekânın etik kullanımı, Türkiye'de de sıkça tartışılan konulardan biri. "Robotların hakları olmalı mı?" sorusu, kulağa ilk başta bir bilim kurgu filmi senaryosu gibi gelse de, yapay zekânın giderek hayatımızın daha fazla alanına entegre olmasıyla ciddi bir tartışma konusu haline geliyor.

Yapay zekânın toplumsal kabulü konusunda ise, Türkiye'nin sıcakkanlı ve misafirperver kültürü devreye giriyor. Yapay zekâyı, yeni bir "misafir" olarak kabul ediyor ve ona "Hoş geldin, kimlerdensin ya da sen de bizden birisin" diyebiliyoruz. Ancak bu süreçte, yapay zekânın toplum üzerindeki olası negatif etkilerini de göz ardı etmemek gerekiyor.

Sonuç olarak;

Yapay zekâ, Türk iş dünyasında artık vazgeçilmez bir unsura dönüşmüş durumda. Ancak önemli olan, bu teknolojiyi nasıl kullandığımız ve ona nasıl anlam yüklediğimiz. Teknolojiyi yalnızca verimlilik aracı olarak görmek yerine, onu hayatımıza değer katan bir araç olarak görebilmek önemli.

Yapay zekânın geleceği parlak; ancak bu parlak geleceği şekillendirecek olan bizleriz. Yapay zekâyı, insanlığa hizmet eden, hayatı kolaylaştıran ve zenginleştiren bir araç olarak kullanmak, hepimizin elinde. Unutmayın, yapay zekâ, sonuçta bizim eserimiz ve ona yüklediğimiz anlamlar, geleceğimizi şekillendirecek.

 

 

 

 

 

 

*Dijital Network Alkaş (“DNA”), blog yazarı tarafından DNA'da paylaşılan içeriklerin doğruluğundan, geçerliliğinden, güncelliğinden ve telif hakları konusundaki iddialardan sorumlu değildir. Tüm hukuki ve cezai sorumluluk blog yazarına aittir.  


Son Yazıları
Satışın DNA’sı
Satışın DNA’sı
Blog 2024, 19 Mart