Depremin Ardından
İçerik Kategorileri
Son Yazıları
Vergi
Şehir Planlama, Deprem ve İletişim Altyapısı
Barınma... Bir Hak...
İlle de Konut
Su ve Her Şey
Geçen sene yaşadığımız felaketten önce kaleme aldığım kentsel dönüşüm yazısını kısa bir seri halinde sürdürmek niyetindeydim. Afet riski altındaki yapılar, âtıl yapıların kullanımı, şehir planlaması, ekosistem, sürdürülebilirlik, yapı denetimi, inşaatta malzeme, tasarım, sektördeki ahlâk düzeyi, paydaşlar, mevcut yapı daha iyiyi, daha kapsayıcıyı bulmak gibi birçok noktaya değinmekti gayem.
Depremlerin üzerinden koca bir yıl geçti. (Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, kalanlarına ve yaralarını sarmaya çalışanlara sabır, sağlık, güç diliyorum.)
Burada siyaset yapmıyorum. Kimlerin nerede ne kadar çalıştığını, yapılan hataların ve doğruların kimlere ait olduğunu kafamda yorumluyorum. Günün sonunda yerinde gördüklerim beni temel bir insanlık problemine tekrar tekrar şahit etmişti. En büyük hata bizlerdeydi. Biz, hepimiz.
Eğitimdeki, tedarik zincirindeki, malzeme kalitesindeki, uygulamadaki özensizliğimiz. Kolaycılığımız. Denetimlerdeki kaçışımız. Kurala, kanuna, düzene karşı gelmekteki isteğimiz. Bunu marifet ve övgü sayan hayata bakışımız.
Bir şeyleri değiştirmek zorundayız. Önce kendimizden başlayarak. Sonra en yakınımızdan ve sonrasında ulaşabildiklerimizden.
Ülkemizin her alanında nitelikli ve sürdürülebilir denetim mekanizmalarını kurmak, var olanlarını daha nitelikli yapılandırmak durumundayız.
Denetimin caydırıcı bir kaygı hatta korku uyandıran mekanizmaya dönmesi için kurumlar arasında birlik tesis etmek gerekiyor.
Yetkisi olmadığı halde çakar kullananlara yönelik trafik ekiplerince yapılan uygulamayı gördüm haberlerde. Kullanılması yasak olan cihazları birisi ithal ediyor, birisi ithaline izin veriyor, diğeri önüne gelene satışını yapabiliyor, satın alan rahat rahat kullanabiliyor. Emniyet şeridine giriyor, sıkışık trafikte ya da otoyolda insanları sıkıştırıyor, zaten gerilmiş olan bir toplumu gündelik hayatta bu hareketlerle daha da geriyor… Denetimlere rağmen bu çakarları kullanacak yeni insanlar ortaya çıkacak. Bunların satışı da montajı da kullanımı da devam edecek. Peki sıkıntı nerede?
Sigara yasağına rağmen restoranlar duman altı değil mi? Denetime gelen memuru önden haber alıyorlar, küllükler toplanıyor, müşteriler uyarılıyor, belli süre geçtikten sonra memur geliyor, mekân sahibi ya da yöneticisiyle oturuyor, çay kahve muhabbeti oluyor, 10-15 dakika sonra memur arkadaşımız mekândan ayrılıyor. Bütün sokakta aynı uygulama devam ediyor. Burada müşterinin de kabahati var, yurt dışında bir restoranda sigara içmek için soğukta üşümeye razı olup dışarı çıkan insanımız, kendi ülkesinde patron ne olacak içelim burada diyerek mekân sahibi ya da çalışanıyla iş birliği içinde sigarasını tüttürürken, memur ne yapsın, ortama ayak uyduruyor.
Üstteki örnekleri inşaatta da yaşadığımız için depremde ayakta kalır dediğimiz 2010 yılı yapımı binaya da şüpheyle yaklaşıyoruz. Denetim ille de denetim. Konuya dönüyoruz: Yapı denetim sistemini bu firmaları özenle seçecek, denetleyecek, alınlarının hakkıyla ve tatmin edici para kazanmalarını sağlayacak şekilde revize etmek durumundayız. Sistem, kendi aralarında rekabet oluşturmayacak, şantiyeye gittiklerinde sorumlu kişiyi göremediklerinde işi durduracak gücü de onlara verecek, tüm bunlara karşın doktorlara yapılan saldırılar onların da başına gelmesin diye korunmalarını da sağlayacak düzende olmalı. Bir de yapı denetim firmasının bunlar sonucunda iş beğenmeme, reddetme hakkı, belirli şart ve koşullarda tanınmalı. Yapı güçlendirmesi için yapı denetim firmasının ya da arka planda varsa birilerinin keyfinin beklendiği proje de duyuyoruz.
Ne demiştik? Önce kendimizi sonra yakınımızdakini sonrasında ulaşabildiklerimizi düzelteceğiz. Başka yolu yok. (Bir not: Marmara depremi olacak mı? Olmayacak mı? Sonucu kesin bilen Allah'tır tabii ki, benim kafamı karıştıran profesörlerin açıklamaları. Üşümezsoy hocamızın haklı çıkması temennisiyle)
*Dijital Network Alkaş (“DNA”), blog yazarı tarafından DNA'da paylaşılan içeriklerin doğruluğundan, geçerliliğinden, güncelliğinden ve telif hakları konusundaki iddialardan sorumlu değildir. Tüm hukuki ve cezai sorumluluk blog yazarına aittir.