Yeni bir gün ne zaman başlar? Gece 00:00 yani karanlığın tam ortasında. Karanlık ardından aydınlığı getiriyor, aydınlık da karanlığı. Varoluşsal psikolojinin temelini oluşturan ölüm anksiyetesinin kıssadan hisse dersi ise her şey döngüsel ve geçici…

Haberleri açtığımızda, sosyal mecralara baktığımızda korkmamız için gerekli tüm enformasyona sahibiz. Korkunun olduğu yerde ise sevgiyi kaybediyoruz. Sevgi ve korku birbirilerinin panzehiri. Birinin olduğu yerde diğeri barınamıyor. Felaket senaryoları belki de hiç olmadığı kadar yoğun yazılıyor. İnsanlığın geleceği için belki de bir umut teşkil edecek yapay zekadaki gelişimi Goldman Sachs yakın gelecekte 300 milyon kişinin işsiz kalması olarak okuyor. Küresel savaşlar, göçlerdeki artış, bankacılık sisteminin çökmesi, kapitalizmin sonu, iklim değişimi, felaketler….

Bütün bu gürültünün ortasında kendi işimiz, ailemiz, yaşamlarımız. Kolay olmadığı kesin hele ki Türkiye'de yaşayan bir insan resiliance – çeviklik başlığında özellikle Batı'da rakipsiz durumda. İnsan zihninin, bedeninin bu kadar hızlı değişen ağır bir gündem karşısında sarsılmaması mümkün değil. 

Bu noktada iyi hissedebilmek ve devam edebilmek için yapılması gereken ilk şey önceliklerin doğru belirlenmesi, bunun için de gerekiyorsa yeniden gözden geçirilmesi. Bugün gerek bireysel gerek kurumsal çalışmalarımda üzerinde durduğumuz ilk başlangıç noktası bu. Yarın nerede, nasıl olmak istiyoruz? Bugünden yarına neyi taşımak konusunda istekliyiz?  

Karmaşa ne kadar fazlaysa nereye gideceğimizin netliği o kadar çok önem kazanıyor. Bazı hatalı alanlar ise kaçınılmaz olarak geri plana düşüyor. Örneğin onaylanma, kıyaslama, daha fazla materyal. Bu satırları okuyan siz de çok iyi biliyorsunuz ki değişim kaçınılmaz olarak her an devam ediyor ancak bugünlerde değişim korkusu işleri daha da zorlaştırıyor. 

Bildiğimiz kurumsal yapılar dönüşüyor, siyaset değişiyor iş yapış şekilleri yeniden tanımlanıyor, sektörler farklılaşıyor, yeni alanlar açılıyor, bazıları tarihe karışıyor… Sosyal yapılar ayrışıyor, ilişkiler yeniden şekilleniyor aile kavramından akrabalık ilişkilerine dünya bir dönüşüm tünelinden geçiyor. 

Direnmek yerine anlamak. Anladığımızı idrak edebilmek ve idrak edebildiğimizi de hayata geçirebilmek. Şu anda yapmamız gerekenler bunlar. Ne insanlık yok olacak ne de hiçbir şey bir daha iyi olmayacak şekilde kötüleşecek. Sadece evrimsel süreç devam ediyor, döngüler birbirini takip ediyor. Sakinlikle hayatınızdaki önceliklere ve pırlantalara sarılıp belki de çoktan vazgeçilmiş olması gerekenlerle de vedalaşma zamanı. 

15 yıldır kariyer yolculuğumda anlattığım, deneyimlettiğim, bir anlamda kitleleri hazırladığım dönemin tam ortasındayız. Aydınlık çok uzakta değil ama yeni dünyanın gerekliliklerini anlayamayanlar için süreç gittikçe zorlaşacak. Bu gereklilikleri ayrı ayrı elbette farklı yazılarda, platformlarda paylaştık paylaşmaya da devam edeceğiz. Ancak şu an için aklınızda kalmasını istediğim yaşamlarınızda size ait olmayan, sahte olan ne varsa hızlıca sıyrılmaya, modül bırakmaya öncelik vermeniz. Nelerin size ait olmadığına, neleri artık geride bırakmanız gerektiğini en iyi siz biliyorsunuz. Bu süreçte düşüncelerinizden çok sezgilerinize güvenmenizi ısrarla öneririm. Düşünceler yanıltır ancak sezgiler yanıltmaz.

Ekranlara, sosyal mecraya daha az zaman ayırıp kendi yaşamınızda siz, çevreniz ve bütünün hayrına üretimleriniz çok değerli. Üzerine egzersizi, iyi beslenmeyi, sevdiğiniz şeylere suçluluk duymadan zaman ayırmanızı eklersek bu alacakaranlık dönemini en az hasarla atlatabileceğimiz temel yol haritasını uyguluyorsunuz demektir. 

Daha güzel günlerde yaşamın özünü hissetmek üzere… 

Son Yazıları

‘Zamanım Yok’ Yalanı

Blog 2024, 15 Mart

Kripto Paraların Ayak Sesleri

Blog 2024, 2 Şubat

Değersizlik Duygusu Yaşamı Tüketir - 2

Blog 2023, 28 Aralık

Değersizlik Duygusu Yaşamı Tüketir - 1

Blog 2023, 3 Kasım

Kişisel Dönüşüm ile ‘Gerçekten Yaşamak’

Blog 2023, 22 Eylül