Sosyal Medya Artık Tehlikeli Bir Bağımlılık mı?


İçerik Kategorileri
GELİŞTİRİCİ LIFESTYLE SOSYAL MEDYA

Son Yazıları
‘Zamanım Yok’ Yalanı
DİĞER  LIFESTYLE  C-LEVEL 
‘Zamanım Yok’ Yalanı
Blog 2024, 15 Mart
Kripto Paraların Ayak Sesleri
FİNANS / EKONOMİ  YATIRIMCI  C-LEVEL  BLOCKCHAIN TEKNOLOJİSİ  KRİPTO PARA 
Değersizlik Duygusu Yaşamı Tüketir - 2
DİĞER  LIFESTYLE 
Değersizlik Duygusu Yaşamı Tüketir - 1
LIFESTYLE 
2023, 18 Ağustos

Sosyal medya bağımlılığı üzerine çalışan psikiyatrlara göre iş saatlerinde bile Facebook'a ya da Instagram'a girmeden edemiyorsanız, telefonunuz sinyalsizken ya da elinizin altında değilken endişeleniyorsanız yardıma ihtiyacınız var.

Son yıllarda telefonlarını ellerinden bırakamayan sosyal medya kullanıcıları uzmanlardan yardım almaya başladı. Danışmanlar terapi, uzak tutma, farkındalık sağlama gibi yöntemlerle telefonda geçirilen zamanı sınırlamaya çalışıyor.

Bu terapilerin saati 150 doları buluyor; telefon bağımlılığı daha ciddi boyutta olanlar kamp tarzı yerlerde birkaç gün geçirmek zorunda kalabiliyor ve bunun masrafı 500 doları geçebiliyor. ABD'de kapsamlı bir araştırmayı hazırlayan doktorlara göre dijital platformların neden olduğu psikolojik etkileri tedavi etmesi diğer bağımlılık tedavilerinden daha zor olabiliyor. Çünkü bağımlılığınız sürekli olarak yanınızda ve bağımlılık ihtiyacınızı karşılarken çevrenizdekiler bunu kötü olduğunu düşünmüyor.

Sosyal Medya Paylaşımları Kişiliğimizi Ele Veriyor

Ayrıca sosyal medya paylaşımları kişilik özellikler hakkında da çok şey anlatıyor. İngiltere'de 7.600 kişi ile yapılan online bir çalışmada şu sonuçlar paylaşılmış: 

"Özsaygısı az olan insanların ise daha çok eşleri ya da sevgilileriyle ilgili paylaşımlarda bulunma, sinirli, nevrotik kişiler onay almak ve dikkat çekmek için Facebook'a girme, narsistler ise başarılarını, diyetleri ya da egzersiz programlarını sergilemek için statü güncellemeleri yapma eğilimi gösteriyor.

Selfie yöntemiyle sık sık kendi fotoğraflarını paylaşanların genellikle daha narsist ve psikopat özellikleri olduğunu, kendi fotoğraflarında ufak tefek dijital düzeltme yapanların özsaygısının az olduğu sonucuna varıldı."

Sosyal medya kavramını, ilk kez Guidewire Group'un paydaşlarından birisi olan Chris Shipley kullandı. Bu kavram, çevrimiçi bir ortamda katılım, işbirliği, iletişim ve bilgi alışverişini destekleyen bütün araç ve ortamları içerisine alıyor. Sosyal medya, karşıklıklı bir etkileşim içerisinde bireylere anlık düşünce, görüş, bilgi ve ilgi alanlarını paylaşma imkânı sunarak bu hizmeti veren ortam ve araçlar için kullanılan ortak bir ifade olarak ele alınmaya devam ediliyor.  Bir diğer tanıma göre sosyal medya, kullanıcıların kendi içeriklerini sanal bir ortama yansıtabilmelerine ve başkalarıyla paylaşmalarına olanak sağlayan bir medya türü.

Bu ortamda bireyler çift yönlü bir etkileşim içerisinde aktif bir rol oynamakta ve yalnızca izleyici değil bir içerik üreticisine dönüşmüştür. Sosyal medya, bireylere zamandan ve mekândan bağımsız her an her yerde dünya tarihinde en hızlı gelişimi ile fark yaratan bir medya türü olarak olma imkânı sunmarken  bireylerin fikirlerini, yaşantılarını ve ilişkilerini kendi istekleri ile paylaşıma açtıkları bir ortam sağlıyor. 

Kendimize Yeni Bir ‘Benlik' Yaratıyoruz

Kullanıcının tanıdığı ve tanımadığı insanlarla bir araya geldiği ortamda, kendisini yansıtmak istediği gibi bir profil oluşturarak aslında bir benlik sunumu gerçekleştiriyor. Profilinde paylaşılan fotoğraf, videolar, takipçi ve beğeni sayısı ile kullanıcı bir kimlik inşa ediyor. Tam da bu nedenler sosyal ağlarda yapılan paylaşımlarda ağırlıklı olarak kadın kullanıcıların estetik, güzellik kaygısı, makyaj konularına ve markalara vurgu yaparak vücutlarında beğenmedikleri yerleri fotoğraf düzeltme programları ile yok ederek, beğendikleri yerleri belirginleştirip takipçilerine kusursuzluğu sunmak istiyorlar.

İnsanların gerçek hayatta oluşturamadıkları ‘ideal benlik' lerini, sanal dünyada oluşturmanın kolaylığıdır, bu otoritelerce de vurgulanmaktadır. Sosyal medya profili üzerinden ideal kimlik oluşturmanın kolaylığı, yaratılan sanal benliğe kişilerin ‘asıl ben' leriymiş gibi sarılmalarına ve gerçek bir kimlik oluşturmayı geciktirmelerine de sebep olabilmektedir. Bu sebeple, ‘Ben kimim?' sorusunu, sanal dünya üzerinden oluşturulan kimliğe indirgeyerek biçimlendirmeye çalışan kişilerin, internet bağımlılığına daha yatkın olmaları beklenmektedir. Birçok bilimsel araştırma kimyasal ve davranışsal bağımlılık arasında fark gözetmemektedir. Üstelik tıpkı madde bağımlılığında olduğu gibi sanal dünya temelli bağımlılıkların da iyi hissettiren, yargılamayan, ödüllendiren etkisinin zamanla kişinin gerçek ortamda arkadaşları ve onlarla gerçek etkileşimleriyle alacağı hazdan daha yüksek seviyeye gelmesine neden olabileceği gösterilmiştir. Çünkü sanal ortamda gerçek hayattaki başarılara kıyasla ‘ödüle ulaşım' daha hızlı ve kolay olmaktadır.  Bu durum giderek kişinin tolerans geliştirmesine,  kullanım süresinin artmasına ve kişinin sanal ortamdan uzak kaldığı süre içerisinde de kendini huzursuz hissetmek gibi yoksunluk belirtileri göstermesine yol açabilmektedir.

İdeal bir profil yaratmak isteyen birey sürekli olarak üretim içerisinde kim olduğunu sergilemeye başlıyor. Fotoğraflar, anlık durum paylaşımları, kutlamalar, toplantılar, düğün, eğlence paylaşımları hatta son dönemlerin popüler kültürüne dahil olan düğün hazırlığının fragman haline getirilmiş videolarının paylaşılması fiziksel bir görünürlük çabası içerisinde değerlendiriliyor. Birey bu ağlarda sürekli kendi beğenilerini, zevklerini, takipçi sayısını vurgulayarak diğer bir deyişle reklamını yaparak oluşturduğu yeni kimliğini sergilemektedir. 

İnternet bağımlılığı ve kişilik özellikleri ile ilgili literatürde farklı bir ayrımda, içedönüklük ve dışadönüklük ile ilgilidir. Dışadönük kişilerin gerçek hayatlarında yüz yüze bir biçimde sosyal etkileşim içerisine girmeleri daha hızlı olurken, içedönük kişilik özelliğine sahip bireyler için daha güvenilir bir iletişim ortamı olan internete bağımlılığının arttığını söylemek mümkün olmaktadır. 

Bireylerin sosyal medya ortamlarında yer almak istemelerinin birtakım nedenleri bulunmaktadır. Birey bu ortamlarda sosyalleşirken yeni ilişkiler kurmakta, sohbet etmekte, gelişmelerden haberdar olmakta ve yeni bir kimlik oluşturmaktadır. İnsanların gerçek hayattaki tüm ilişkilerini sosyal medyaya taşıması ve sosyal medya üzerinde yeni bir dünya kurması, internette yaşamaya başlamasına neden olmuştur. Bu durumun, sürekli olarak sosyal medya hesaplarını kontrol etme, internete erişemediğinde endişe duyma, internette paylaşılan içerikleri takip edemediğinde dışlanmışlık hissi yaşama gibi birçok etkisi bulunmaktadır. Tüm bunların hepsi kişide hem psikolojik hem de fizyolojik açıdan bağımlılık ya da toplumdan soyutlanma gibi olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. 

Sosyal medyanın olumsuz sonuçlardan biri ise sosyal bir hastalık olan, FoMO (fear of missing out) yani bireyde gelişmeleri kaçırma korkusunun ortaya çıkmasıdır Bireyin gelişmeleri kaçırma korkusu, gündemden haberdar olamama, internetten uzak kaldığında öfke hali ve boşluk hissi, internete giremediğinde dışlanmışlık hissi yaşaması, bu kavramın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu kişiler başkalarının nerede, ne yaptığı sürekli merak etmekte ve başkalarının yaşadıkları şeyleri kaçırmaktan korkmaktadırlar. Gelişme kaçırma korkusu olan bireylerin sosyal medyaya hâkim olmak istemelerinin nedeni ise, yalnızlıklarını gidermek için sosyal medyayı bir araç olarak kullanmalarıdır.

Sosyal medya bağımlılığı ve kişilik ile ilgili yapılan araştırmalarda, sosyal medya kullanım sıklığının, kişide psikolojik sorunların ortaya çıkmasında etkili olduğu ortaya çıkmıştır. Psikiyatrik rahatsızlıklar içerisinde sosyal medya bağımlılığı ile en pozitif ilişki gözlemlenen bu sorunlar sırası ile şizofreni, kişilik bozukluğu, kaygı bozukluğu ve öfke, düşmanlık duyguları olduğu tespit edilmiştir. 

Siz Ne Durumdasınız? 

Kişiden kişiye değişmekle birlikte sosyal medya bağımlılığı belirtileri kapsamında değerlendirilen temel unsurlar şöyle:

•    Devamlı çevrim içi olmaya dair yoğun bir istek duymak
•    Yüz yüze iletişimin esas olduğu sosyal alanlarda dahi bu mecralara yönelmek
•    Sosyal medya araçlarının aşırı kullanımı
•    Yüz yüze iletişimin zayıflaması
•    Sosyal ilişkilerin ve gündelik hayatın sosyal medya kullanımı nedeniyle zarar görmesi
•    Hayatın her detayını ve tüm etkinlikleri sosyal ağlar üzerinden paylaşma arzusu
•    Sosyal medyanın bulunmadığı ya da internet bağlantısının olmadığı durumlarda yoksunluk duygusu yaşanması
•    Sosyal medyadaki diğer insanlarla kendi yaşamını kıyaslama

Bir blogger, influencer için elbette bu durumları bağımlılık olarak görmeyebiliriz belki sınırlar aşıldığında işkolik diyebiliriz. Ancak sosyal medyadan para kazanmayan ya da ilgili bir işi olmayan bir bireyin yukarıdaki belirtilerini göstermesini ciddiye alabiliriz. Açıkçası her bağımlılık türünde olduğu gibi bu bağımlılık türünden de kurtulmak o kadar kolay değil. Birçok öneri arasında en çok tekrar edilen kurtuluş önerileri ise şöyle:

o    Zamanınızı çalan uygulamaları telefondan kaldırmak ya da günde en fazla yarım saat ayırmak
o    Yatağa telefonsuz girmek
o    Arkadaşalrınızla daha sık yüz yüze buluşmaya gayret etmek
o    Uyandıktan sonra ilk bir saat telefona bakmamak
o    Sosyal medya uygulamalarından gelen bildirimleri kapatmak
o    Gönderi yazmak yerine günlük tutmak
o    Can sıkıntısı durumunda daha yapıcı ve sağlıklı alternatifler denemek: Yürüyüş, müzik, okuma vb
o    Dışarı çıkıldığında telefonun sessize alınması 
o    Yemek yerken ve sosyal aktivitelerde telefonun ulaşılamayacak bir yere konması 
o    Yaşam amaçlarını gözden geçirerek sosyal medyada harcadığınız zaman yerine hayalleriniz için somut adımlar atmak

Kıssadan Hisse

Sosyal medya bağımlılığı da tüm bağımlılıklarda olduğu gibi yaşantımızda bazı eksikliklerin ağırlığından kaynaklanıyor. Belki farklı bir kişiliği oynamak belki övgü almak, belki başkalarına, elelaleme ne kadar iyi ve güzel durumda olduğumuzu göstermek, sevgi açlığımızı bastırmak, yalnızlık hissimizi hafifletmek… Bu ve benzeri istekler cep telefonlarımız yokken de vardı o zaman da başka yansıtıcılar, araçlar kullanıyorduk. Pahalı bir mekanda görünmek, cemiyet buluşmalarında yer almak, kullandığımız markalar gibi. 

Olduğumuz insanı yaşamaya başladığımızda, olmak istediklerimizi gerçek kıldığımızda, kendimizle barışık yol aldığımızda hangi bağımlılık içeri girebilecek bir boşluk bulabilir ki? 
 

 


*Dijital Network Alkaş (“DNA”), blog yazarı tarafından DNA'da paylaşılan içeriklerin doğruluğundan, geçerliliğinden, güncelliğinden ve telif hakları konusundaki iddialardan sorumlu değildir. Tüm hukuki ve cezai sorumluluk blog yazarına aittir.

Paylaş 449